Melis Karaca & Metin Kaan Kurtuluş
Yeni bir rapora göre Batı ülkeleri Türkiye’yi bir müttefik mi yoksa bir rakip mi diye tanımlayacağını bilmiyor. Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaş birinci yılına girerken çok sayıda insanın uluslararası ilişkiler ve kendi ülkelerinin dünyadaki yerine ilişkin algıları da yeniden şekillenmeye başladı. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) raporu, Türkiye’de kamuoyu algısının çoğunlukla Rusya, ABD, İngiltere ve dokuz AB ülkesini ‘partner’ olarak gördüğünü gösterirken AB ülkelerinden gelen sonuçlar, buradakilerin çoğunlukla Türkiye’yi nasıl tanımlayacağını bilmediğini gözler önüne serdi. Uzmanlar bu durumu, “Türkiye’nin en azından kağıt üzerinde bir NATO ülkesi olarak kalırken kendi bağımsız dış politikasını uygulamasından kaynaklanıyor olabilir” ifadeleriyle değerlendirdi.
Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından hazırlanan ve T24 ile paylaştığı ‘Birleşik Batı, diğerlerinden ayrıldı: Rusya-Ukrayna savaşının birinci yılında kamuoyu’ başlıklı raporda dokuz AB üye ülkesi (AB-9) ile ABD, İngiltere, Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye’den alınan veriler kullanıldı. Anketlerin üzerine raporu ECFR Direktörü Mark Leonard, Liberal Stratejiler Merkezi Başkanı Ivan Krastev ve Stanford Üniversitesi Hoover Enstitüsü Kıdemli Üyesi Timothy Garton Ash kaleme aldı.
Türkiye, Rusya’ya bakış olarak Avrupa’dan ayrılıyor
Raporun bulguları, Türkiye’de halkın Rusya’ya bakış açısının Avrupalı müttefiklerine kıyasla çok daha farklı olduğunu gösteriyor. Türkiye’de ankete katılanların yüzde 73’ü, hâlâ Rusya’yı bir güç olarak görürken, katılımcıların yüzde 69’u Moskova’yı Ankara’nın stratejik ortağı olarak gördüğünü belirtti.
Öte yandan AB ve ABD üyelerinin aksine Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye gibi ülkelerde çoğunluk, savaşın sonlanması için Ukrayna’nın gerekirse toprak vermesi gerektiğini söylüyor. Batı ülkeleri ise bu duruşa çok daha mesafeli.
Türkiye’den katılımcıların yüzde 48’i, ‘Bu Ukrayna’nın toprak vermesi anlamına gelse bile Rusya-Ukrayna çatışması hemen sona ermeli’ dedi.
Türkler, Rusya’yı nasıl tanımlıyor?
Türkiye’den ankete katılanların yüzde 14’ü, Rusya’yı Türkiye’yle ortak çıkar ve değerlere sahip bir müttefik olarak nitelendiriyor. Ankete göre Türklerin yüzde 55’i Rusya’yı ‘gerekli bir partner’, yüzde 18’i ‘rakip, yüzde 8’i ise ‘hasım’ olarak tanımlıyor.
Türkiye’nin yüzde 72’si Batı’nın birlik içinde olduğuna inanıyor
Ankete Türkiye’den katılanların yüzde 72’si, Avrupa Birliği ile ABD’nin kendi ülkelerine yönelik politikalarında ciddi bir farklılık olmadığına inandıklarını söyledi. Çin’de bu oran yüzde 60, Rusya’da ise yüzde 59 olarak kayıtlara geçti. Hindistan’da ise oran, araştırmaya dahil edilen diğer AB dışı ülkelerine kıyasla yüzde 42 ile daha düşük.
Yazarlar, bu verilerin küresel olarak Batı’nın birlik içinde olduğu görüşünün hakim olduğuna işaret ettiğini belirtti.
“10 yıl sonra dünya düzenini nasıl öngörüyorsunuz?”
Rapora göre birçok ülke, ABD liderliğindeki ‘liberal düzenin’ ilerleyen zamanlarda ‘hakimiyetini’ kaybedeceğine ve çok kutuplu bir dünya düzeninin ortaya çıkacağına inanıyor.
Ankete katılan kişilere “10 yıl sonra sizce hangisinin gerçekleşmesi daha olası?” diye sorulan soruda Türkiye’deki katılımcıların yüzde 23’ü, küresel olarak birden fazla ülke arasında daha eşit dağılımını olası görürken, yüzde 21 ABD ve Çin’in liderliğindeki iki rakip blok arasında küresel gücün dağılacağını öngördü.
Türkiye’deki katılımcıların yüzde 18’i ABD’nin 10 yıl içinde küresel güce sahip olacağını söylerken yüzde 17 de bu gücün Çin’de olacağını öngördü.
“Türkiye’de çoğunluk Ukrayna’nın toprak kaybetmesi pahasına savaşın en kısa zamanda sona ermesini istiyor”
Araştırma, Avrupa genelinde (Britanya’da yüzde 44, dokuz Avrupa ülkesinde yüzde 38) öne çıkan görüşün Rusya’nın başlattığı savaşın Ukrayna tüm topraklarını geri alana kadar sürmesi gerektiği yönündeki görüşün bir önceki yıla göre öne çıktığını gösterdi.
Öte yandan Çin’de yüzde 42, Türkiye’de yüzde 48 ve Hindistan’da yüzde 54, Ukrayna’nın toprak kayıplarını kabul etmesi durumunda dahi savaşın mümkün olan en kısa zamanda bitmesi gerektiği görüşünü paylaştı. Türkiye’de Ukrayna tüm topraklarını geri kazanana kadar savaş sürmeli diyenlerin oranı yüzde 27 oldu.
ABD’de çoğunluk ülkelerinin Kiev’e bu savaşta desteğinin Ukrayna demokrasini korumaktan geldiğini düşünürken Avrupalıların daha geniş çapta bir güvenlik endişesini desteğin sebebi olarak gördükleri tespit edildi.
Öte yandan ABD ve Avrupa’da hakim olan “Ukrayna’nın demokrasisi ve toprakları için destek sağlıyoruz” görüşünü Türkiye’de ankete katılanların çeyreğinden azı paylaştı.
“Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşını Türkiye’nin Avrupa politikasındaki rolünü sağlamlaştırmak için kullandı”
Raporda, Türkiye’nin değerlendirildiği bölümde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı, Türkiye’nin Avrupa politikasında ‘kaçınılmaz bir oyuncu’ olarak rolünü sağlamlaştırmak için kullandığı değerlendirildi. Türkiye’nin Ukrayna’ya silah sağlamakta kritik bir rol oynamanın yanı sıra Rusya’nın en güvendiği ekonomik ortaklarından biri olduğu vurgulandı.
Türkiye kamuoyunda yapılan araştırmada çoğunluk için “neredeyse her ülkenin ‘partner’ olarak görüldüğü” sonucuna ulaşıldı. Türkiye’de yapılan anketlerde ABD’yi ‘partner’ olarak tanımlayanların oranı yüzde 52, Çin’i tanımlayanların oranı yüzde 47, Rusya’yı tanımlayanların oranı yüzde 55, Avrupa Birliği için ise bu oran yüzde 53 olarak tespit edildi.
“Batı’da çoğunluk Türkiye’yi nasıl tanımlayacağını bilmiyor”
Diğer ülkelerin Türkiye’ye ilişkin görüşlerine gelindiğinde ise Rusya’da Türkiye’yi ‘partner’ olarak görenlerin oranı yüzde 60, Çin’de ‘partner’ olarak görenlerin oranı yüzde 38, Hindistan’da görenlerin oranı ise yüzde 39 olarak belirlendi. Çin’de ve Hindistan’da ankete katılanların üçte biri Türkiye’yi “rakip” ya da ‘hasım’ olarak niteledi.
Batı’da ise çoğunluğun Türkiye’yi ‘partner’ olarak gördüğü ancak ABD, Britanya ve Avrıpa Birliği’nde dikkati çekecek seviyede yüksek bir oranın (yüzde 40 ila 50 arası) Türkiye’yi nasıl tanımlayacaklarını bilmediği görüldü.
Bu belirsizliğin sebebi, raporda “Türkiye’nin en azından kağıt üzerinde bir NATO ülkesi olarak kalırken kendi bağımsız dış politikasını uygulamasından kaynaklanıyor olabilir” ifadeleriyle değerlendirildi.
Raporun yazarları; Çin, Hindistan, Türkiye ve Rusya’da halkın çoğunluğunun gelecek yıllarda Batı’nın küresel güçlerden sadece biri olacağına inandığını vurguladı. Rusya (yüzde 7) ve Çin’de (yüzde 6), ABD’nin 10 yıl sonra tek küresel güç olacağına inananların oranı yüzde 10’ın altında.
Avrupa ve ABD’de de pek çok kişi (İngiltere’de yüzde 29, AB-9’da yüzde 28 ve ABD’de yüzde 26), ABD ve Çin liderliğindeki iki blokla iki kutuplu bir dünyanın hakim olmasını bekliyor. Onda biri (İngiltere’de yüzde 4, AB-9’da yüzde 6 ve ABD’de yüzde 9) ABD’nin baskın olacağına inanıyor.
Raporun metodolojisi
ECFR’nin hazırladığı rapor, Aralık 2022’nin sonları ve Ocak 2023’ün başlarında başlarında on Avrupa ülkesinde (Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya, Büyük Britanya, İtalya, Polonya, Portekiz, Romanya ve İspanya) ve Avrupa dışındaki beş ülkede (Çin, Hindistan, Türkiye , Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri) yetişkin nüfus (18 yaş ve üstü) ile yapılan bir kamuoyu anketine dayanıyor. Rapor için ankete toplam 19 bin 765 kişinin katıldığı belirtiliyor.
Raporun metodoloji bölümünde aktarıldığına göre, anketler, Avrupa dışında Gallup International Association (GIA) tarafından bağımsız yerel ortaklar aracılığıyla ABD’de (1.074; 17 Ocak’ta; Distance/SurveyMonkey aracılığıyla), Çin’de (1.024; 3-17 Ocak; Distance/Dynata çevrimiçi bir anket olarak gerçekleştirildi. ) ve Türkiye (1.085; 3-19 Ocak; Mesafe/Dynata); ve Rusya’da (800; 26 Aralık – 17 Ocak: BeMedia Danışmanlık) ve Hindistan’da (1.343; 27 Aralık – 18 Ocak; Convergent) gerçekleştirildi.
Son iki ülkede yüz yüze anketler, Rusya’daki gergin iç siyasi ve sosyal durum ve Hindistan’ın küçük şehirlerindeki düşük İnternet kalitesi nedeniyle tercih edildi. Türkiye ve ABD’de örneklem, temel demografiyi ulusal düzeyde temsil ediyordu. Çin’de, anket yalnızca Şangay, Pekin, Guangzhou ve Shenzhen kümelenmelerinden panelistleri içeriyordu. Rusya’da yalnızca 100 binden fazla nüfusa sahip şehirler kapsam dahilindeydi. Ve Hindistan’da, kırsal alanlar ve 3. kademe şehirler kapsam dışıydı.